Posts

üçü bir arada demiştim dostlarla paylaşırken...

  Bu Toprak Memleketim, derdim, memleketim, Dağına, taşına seslenirdim Yankılarda adını dinlerdim  Sevdiğim göllerin, vadilerin.   Dünyada hiç bir yer,   bence Türkiye kadar güzel değildir… Madem emeğimi toprağına harcadım, Madem yorgunluğum göğüne dalmakla diner   Bir gün bağlardan, bahçelerden yürüdüm. Zeytinlikler, ardında çam ormanları, Birden bir tepeye varınca esmeğe başladı Kır çiçekleri, kayalar, fundalar üzerinden Oracıkta şehit olanların anıları.   Oracıkta şehit olanların kanı Karışmıştı çimenlerin yeşiline, Güler gibiydi her biri bir taşın gerisinde Rumeli\'nin, Anadolu\'nun bize benzer adamları.   Orada uzandım çimenlerin üzerine,      Orada çocukluktan gençliğe geçtim,           Orada anladım ölmez insanı,                Ölülerin inancıyla yaşar,                     Ölülerin inancıyla ölürse.                                                                        NECATİ CUMALI Fotoğraflar okuldaşım Oya Varhan'
Image
Ne çok zaman gelip geçmiş aramızdan, sesli sessiz ne çok gülme ağlama girmiş aramıza mesafeler içerisinde. bu sabah uyandığımda penceremden çektiğim ilk fotoğrafla bir dostum geldi yitirdiğim, Derya Kaya.. aslında tam ismiyle Recep Derya KAYA sabah gelen tüm isimleri ile. Ama isimler anlatmıyor geleni bilmeyene. iki şiir var bende ondan kalan, biri ;  Gün Eksilmesin Penceremden Ne doğan güne hükmüm geçer, Ne halden anlayan bulunur; Ah aklımdan ölümüm geçer; Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur. Ve gönül Tanrısına der ki: - Pervam yok verdiğin elemden; Her mihnet kabulüm, yeter ki Gün eksilmesin penceremden! Cahit Sıtkı Tarancı sesi de gönlü de güzel adamdı o. Erken bir gidiş derler ya hani, tam da öyle oldu sonsuza kadar kalbimde sızısı bitmeyecek olan dostumun. Bir diğer şiir aslında tepeden tırnağa o idi bende. Kızı Elif bana sorduğunda babamı en çok ne anlatır  amca diye ; AŞK demiştim. Aşka aşık bir adamı en çok AŞK sözü anlatır.. TEK HECE Var mı beni içinizde tanıyan? Yaşanmadan çözülm
Image
                    28 MART 2015 UNUTMADIKLARIMIZ Canlar yitirdik onlarca yıl içinde... Çoğu birbirini sonradan bildi yanına gidip haber edince belki de... Çoğu sevgilerimizde yaş aldı hiç unutmadığımızca... Kimi gencecikti , kimi koskocaman yürekli ama hepsi birer birer bizdik onların... Her birinde sevgilerimiz kaldı emanet ettikleri... Her biri bir diğerinden daha yiğitti , bildik... Efeler , kızanlar , uşaklar vardı bir uçtan diğerine Anadolu olan... Kadınlar vardı her biri kocaman ve içten duruşları ile çiçek kokan... Onlar ki toprakta karınca suda balık kadar çoktular , anlatılan ki onların öyküleriydi...
ah bu sabah afrıkalı uyandım... kollarından akmıyordu gözleri vardı yerine akan o gözlerden bir kısmına Sudan Darfurda olanına sevgili bir dostum erisecek sınır tanımayan doktorlarla... yuregine saglik Banu dostum...

ben türküleri de çok severim

Türkülerim var benim yaşamda hemen herşeyimi ifade ederken yanıbaşımda duran. Özümden , içimden ne zaman gelse mırıl mırıl söyleyip dillendirebildiğim türkülerim. Yakında onları çok daha kalabalık dostlarımla paylaşmanın bir yolunu nasılsa bulacağım. Ve üstelik çokta uzman bir dostun ellerinde yoğrulup durmak için kendimi ona da emanet edeceğim... Derdim olduğunda yada kederim , sevinçli olduğumda yada çok öutlu ilk ona erişirim sessizce içimden. Başı duman dumandır karlı dağların ben bilirim bir de türküler... bir yerlerde Elif ağlar ben bilirim nedendir... bir yerlerde Pir Sultanım ses verir bir ben bilirim sanki Hızır Paşa berdar etmeden şaha gitmenin türkücesini... Dedim ya , bir türküler bir de ben severim kimi seversek yalın ayak , tüm çıplaklığımızla...

20 ekim 2006, iftar yemeği, ankamiked

Image
 

andiçen' ler ve ankamiked üyeleri; sincan nefise andiçen camii.

Image
atilla andiçen, hasan kababulut, şemsa, mukaddes, memnune andiçen, ayla evirgen aksoy, serap aydar, kazım sarıtosun, levent kayaalp, recep öksüz ve süleyman yüzübenli. 1 ekim 2006 Sincan Ankara

recep öksüz ve hasan kababulut; sincan nefise andiçen camii.

Image

18 ekim 2006 çarşamba; ankamiked' in iftar yemeği.

18 ekim 2006 çarşamba günü iftar yemeğimizde bir araya geleceğiz. 1951 mezunumuz Sayın Ragıp Buluç, çizer Tan Oral' ın unicef' e bir önerisini dile getirdi. Okul bahçelerinin çocuklar için oyun alanı olarak tasarlanması ve gerçekleştirilmesi. Mimar Kemal 80 yıllık geçmişi olan bir örgün eğitim kurumu. Ankara Yüksel Caddesinde olan ilk bölüm doğal olarak sıkışmış durumda. Okulun bahçesi, eğitim ve öğretim süreçlerinin dışında! okula gelir sağlamak için otopark olarak kullanılıyor. Ayrıca okulların bahçeleri bildiğiniz gibi asfalt ile kaplanmış durumda. Oysa oyun alanı olarak var olması gereken alanlar. Biz bir örnek çalışma olması için bu okul bahçesini çocuklara özgü oyun alanına dönüştürmek istiyoruz. çim, çiçek ve ağaçlardan oluşan oyun alanına. 1940 mezunumuz Sayın Ayhan Sümer, Yüksel Caddesinde bulunan okulun gereksinim duyduğu çok amaçlı spor ve gösteri salonu için bir proje oluşursa destek olabileceğini söyledi. Özenle "ben ve çevrem harekete geçeriz" dedi. 200